29 Haz 2009

2009-2010 Transfer Rehberi #4


İsmail Köybaşı(Gaziantepspor-Beşiktaş):Beşiktaş için Çağlar Birinci ile birlikte en iyi alternatifti İsmail.Zira sol bek'e yabancı alınması pek de akıl karı değil çünkü Türkiye'de de iyi alternatifler var görüldüğü üzere.Beşiktaş Çağlar'ı da çok istemişti ama sonra nedense İsmail'e döndüler ve yılın en "ümit verici" transferini yaptılar.Bu transferdeki en önemli nokta ise İsmail için ödenen para.Bazı ajanslarda 5 milyon bazılarında 6 milyon Euro diye geçiyor.Gaziantep Başkanı'ndan gelen son açıklama ise en ilginci 6,5 milyon Euro artı iki oyuncu...Ayrıca bugün Antep Beşiktaş'tan Serdar Kurtuluş'u transfer etti fakat 1 veya 1,5 milyon Euro ödeyerek.Yani Serdar İsmail'in transferi için gönderilmediyse iki oyuncu daha Antep'in yolunu tutacak demektir ki bu kadro derinliğini etkileyebilir.Çünkü hali hazırda Gökhan Zan ve Aydın'ın da gittiğini biliyoruz.Bu üçünün üstüne Beşiktaş'ın Antep'e -eğer önerecekse- önereceği iki isim Serdar Özkan ve belki Zapotochny olur gibi gözüküyor ama dediğim gibi İsmail'e karşılık iki oyuncu verilecekse bu kadro derinliğini bir hayli etkileyecektir.Öte yandan İsmail'in bu genç yaşta Beşiktaş'a transferini çok heyecan verici buluyorum.İnanılmaz meziyetlere sahip.Büyük ihtimalle gelecekte Türk milli takımının sol bek mevkii kendisine emanet edilecektir.Tüm Türkiye onu bu sezonki Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe maçında tanımış olsa da kendisinin Antep'te çoktandır bir yıldız muamelesi gördüğünü biliyoruz.
Kadir Bekmezci(Hacettepe-Gençlerbirliği):Ligimizin nispeten arka planda kalmış gurbetçilerinden Kadir.1985 Belçika doğumlu.Şu sıralar son dakikada getirdiği şampiyonluk dolayısıyla sıkça adını andığımız Sinan Bolat gibi o da bir Standart Liege'li...Önce Ersun Yanal istemiş fakat bonservisinde çıkan problemler dolayısıyla o dönem Vestel Manisa'ya gidememiş ve yolu İlhan Cavcav'ın o sıralar asıl takımından daha iyi olan yedek takımı Gençlerbirliği Oftaş Spor'a gitmişti.İlk sezonunda 31 maça çıkan ve adından sıkça söz ettirmeye başlayan Kadir ertesi sezona da sadece bir isim değişikliği yaşayan ve adı Hacettep olan kulübünde devam etmişti.Bu sezonda 31 maça çıktı ve iki sezonda 62 maç gibi ciddi bir maç sayısına ulaştı şimdiden.Kadir ön libero mevkiinde oynuyor ama yeni ön liberolar gibi-yeni ön libero nasıl oluyorsa- oyunu çok yönlü oynayabiliyor.Sürekli hem hücumun içinde hem de takım savunmasında görüyorsunuz onu.Daha önceden dediğim gibi Gençlerbirliği Hacettepe'nin gelecek vaat eden yıldızlarını toplayarak çok önemli bir iş yaptı.Kadir de bunlardan biri dilerim Gençlerbirliği forması altında da adını sıkça duyarız.

Engin Baytar(Gençlerbirliği-Trabzonspor):O da bir gurbetçi.1983 Almanya doğumlu.Her fırsatta aslen Trabzonlu olduğunu ve Trabzon'da oynamak istediğini söylüyordu bu stratejisi işe yaramış görünüyor.Eminim sahip olduğu yetenekler konusunda kimsenin en ufak bir şüphesi yoktur.Fakat disiplinsizliği konusunda da aynı şeyler söylemek mümkün.Geçen sezona Gençlerbirliği'nde başladı fakat disiplinsiz hareketleri yüzünden önce para cezasına çarptırıldı ardından kadro dışı kaldı ve ligin ikinci yarısında Eskişehirspor'a kiralandı.Eskişehirle birlikte yeniden canlandı ve takımının ligde kalmasında belkide en büyük pay sahibi oldu.Fakat orda da boş durmadı Beşiktaş maçında takım arkadaşı Youla ile kavgası onu Rıza Çalımbay'ın gözünden de düşürdü.Yeni sezon öncesi de İlhan Cavcav'ın onu takımda tutmayacağı aşikardı ve nihayetinde 450 bin Euro'ya Trabzonspor'a verildi.Trabzon için ucuza kotarılmış çok önemli bir transfer ama liste iyiden iyiye kabardı.Alanzinho,Yattara,Engin ve hatta Umut sorun yaşamayacak ki iyi performans sergilesinler.Umarı Trabzonspor çok beklemez.

25 Haz 2009

Bir Veda Yazısı


İlk değil Galatasaray yönetiminin emeği hiçe sayması,teşekkürü çok görmesi,lise ağırlığının futbolcu samimiyetine uymayı küçüklük görmesi...Taraftarın vurdum duymazlığı,adam seçmesi,bazı konularda ne yazık ki iki yüzlü davranması da ilk değil...Diğer Galatasaraylıları bilmem ama benim için Galatasaray Hasan Şaş,Bülent Korkmaz,Ümit Karan ve hatta Emre Aşık demektir.Zamanında senin için terini akıtan,seni sen yapan oyuncularla seviyesizce ilişkini kesip sözleşmesi bitmiş yerli-yabancı futbolcularla,flaş transferlerle donatılmış bir Galatasaray istediği kupayı alsın ne olur?Seviniriz,geçer gider.Önemli olan bir takımın kimliğidir.Yani şimdi önümüzdeki sene Real Madrid tüm kupaları toplasa ne olur?Paranın gücü ispatlanmış olur.Fakat ertesi sene Barcelona tekrar kupaları ilk 11'indeki en az 6-7 Katalan kökenli altyapıdan gelme oyuncularla alırsa işte asıl başarı,haz o zaman gelmiş olur.O şampiyonluk,o goller,o formalar hatta forma numaraları,o formanın dizaynı yıllar geçse unutulmaz,efsaneleşir nesilden nesile geçer,çivi gibi çakılır beyinlere.İşte şimdi biz çocuk yaşta futbol,Galatasaray aşıklarına Ümit'in Nou Camp'ı salladığı,Roma'yı yaktığı,Liverpool'u korkudan çıldırttığı,alçak gönüllü Luce'nin tek gol ümidi,tek puan ümidi hatta bazen tüm üçüncü dünya ülkerlerinin koskoca Şampiyonlar Ligi'nde ki tek ümidi olduğu günleri mi anlatacağız yoksa sadece bir şampiyonluk adına Adnan Polat'ın ya da liselilerin tepeden bakan,küçük gören,çabuk harcayan tavırlarını mı?Evet Ümit bu sene iyi oynayamamıştır ve takım içinde bazı konularda anlaşmazlıklar yarattığı söylenmiştir fakat ruh kazanmak ister.Ümit bu sene ruhunun doyuma ulaştığı anı neredeyse hiç yaşayamadı.Hangimiz böyle şanssız bir sezonda soğukkanlı olabilirdik ki?Peki Ümit bu sene iyi oynayamadı ve gönderildi ya geçen sene?Ya önceki sene?Ya ondan önceki sene?Bu son 3 sezondan herhangi birine tüm Türkiye'den itiraz edebilecek tek bir kişi yoktur sanırım.Yani Ümit'in kötü oynaması falan hikaye Ümit takımdan resmen afaroz edilmiştir.Nasılsa lig 5.liğinin faturası 10-15 maç oyuna sonradan giren Ümitle sezonun son çeyreğinde 5-10 dakika görev alan Hasan'a çıkmıştır.Aslında bu bile çoğu şeyi anlatıyor.Hafta başında Ümit hiçbir kulüple anlaşmadığı halde kasıtlı olarak sezonun ilk idmanına çağrılmamış,takımla bir vedası çok görülmüştür.Harca harcayabildiğin kadar nasılsa alttan yenileri geliyor.Şimdi hepimizn sevdiği,umutlarımızı bağladığımız Uğur Uçar ne olacak?Ümit 8 sene dayandı ben Uğur'dan o kadar bile beklemiyorum ama umarım yanılırım.Bu yazdıklarım romantiktir,duygusaldır ama bu doğru olduğu gerçeğini değiştirmez.Yıllar önce Ergün Penbe'nin şu an çok güvendiğimiz Hakan Balta'dan hiç farkı yoktu.Ne oldu?Yönetim başarı hedefleriyle dolu planlarına bir jübileyi ekleyemedi.14 Mayıs 2005'te Ümit Karan,Hasan Şaş olmasaydı sen tüm stada "saat kaç" diye zor bağırırdın.

23 Haz 2009

2009-2010 Transfer Rehberi #3


Erhan Güven(Ankaraspor-Beşiktaş):Çoğu futbolsever tanımaz aslında Erhan'ı.Ayıplanacak bir durum yok ortada tabii...Sessiz,sakin bir futbolcudur zaten maçlarda da pek göze batmaz.Bense kendisinin ismini hasbelkader de olsa 3-4 sene önce duymuş ve gördüğümde özellikle izlemeye başlamıştım.Bu yüzden bu transfer hakkındaki görüşlerim gayet olumlu.İlk olarak Gençlerbirliği'nde süper lig vitrinine çıkmış geçen sezon başında Ankaraspor'a transfer olmuş bu sene de Beşiktaş'ta...H,ç fena bir kariyer değil.Bu sezon Ankaraspor'un 34 lig maçının 33'ünde oynayarak ne kadar sürekli bir oyuncu olduğunu gösterdi aslında.Serdar'ın sallandığı,Ekrem'in ise hep soru işareti bıraktığı,Toraman'ın mecburiyetten oynadığı sağ bek bölgesinde en azından Türkiye Ligi'nde zorlanmadan oynayacağını düşünüyorum.Ayrıca top tekniği ve topu iyi kullanabilmesiyle diğer defans oyuncularından ayrılır.Fakat hücuma çıkışlarda o kadar etkili olamayabilir.Stoper de oynar.


Orhan Şam(Hacettepe-Gençlerbirliği):İşte sağ bek için en iyi alternatif.Kuvvetli,olgun,dinamik,iyi orta kesebilen kısaca çok yetenekli bir savunma oyuncusu.Adı geçen sezondan beri Galatasaray'la anılıyordu fakat Gençlerbirliği'nin ligde düştüğü durum İlhan Cavcav'ı çok endişelendirmiş olacak ki bu sene Hacettepe'nin en iyi futbolcularını daha teklifleri değerlendirmeden Gençlerbirliği'ne aktardı.İyi de oldu.Eğer Gençlerbirliği çok ciddi bir uyum sorunu yaşamazsa sezonun flaş ekiplerinden biri olacaktır.Hacettepe'den aldıkları diğer başarılı isimleri de(Kadir Bekmezci,Serkan Atak vb.) daha sonra yazacağım ama Orhan'ı sezonun en iyi transferlerinden biri olarak yorumlamak sanırım yanlış olmayacaktır.Onu kısa sürede 3 büyüklerden birinde de görebiliriz.

Merter Yüce(Altay-Kayserispor):Altay bu seneki play-off'larda Kasımpaşa'ya elendiğinde 2.Lig uzmanı bir arkadaşımla hakkında konuşmuştuk ve Merter'in Süper Lig'de hala oynamadığına şaşırdığımı söylemiştim.Neyse ki çok geçmeden Kayserispor Merter'in farkına vardı.2004'ten beri Altay'ın ortasahası ona emanet ve bu 5 senede yaklaşık 150 maça çıktı.Uzun boyu ve boyuna rağmen ikili mücadelelerdeki çabukluğu,pas atabilmesi,sakin top kontrolü ve zaman zaman başlattığı etkili hücumlarla bence Türkiye'deki en iyi ön liberolardan biri olmaya adaydır Merter.Kayseri süper bir transfer yapmış.Merter'in bu sene adını çok duyuracağını düşünüyorum.





Not:Dokuz Eylül Makine Mühendisliği'nde okuduğuna dair bilgiler var ama ne derece doğru bilmiyorum.

22 Haz 2009

2009-2010 Transfer Rehberi #2


Gökhan Zan(Beşiktaş-Galatasaray):Herkesin tahmin edebileceği gibi,bu transferin "Gökhan da Servet gibi olur mu?" düşüncesiyle gerçekleşmiş olma olasılığı yüksek .Üstelik Servet'ten gelen 8 milyon Euro'nun aynen kasada durması da cabası...Gelen oyuncuda öyle veya böyle vasat üstü,ve milli takımda Servet'in partneri olduğuna göre böyle bir transfere kim niye karşı çıksın diye düşünebiliriz.Fakat Gökhan fizik olarak Servet'e benzese de oyun tarzları arasında bir benzerlik yoktur.Gökhan'ın Servet gibi rakibi bezdiren,sindiren bir oyun yapısı yok,yani Gökhan'dan bir Servet yaratabileceğini düşünenler varsa o film çoktan bitti diyebiliriz kısaca.Eğer sakatlıklardan kurtulabilirse,ister sahada olsun ister kulübede Galatasaray'ın kadrosu zenginleşmiş olur.İlk 11 şansı için de şu an yorumda bulunmak zor olsa da Galatasaray'ın bir yabancı stoper daha transfer edeceğini,Emre Aşık ve Emre Güngör'ün de yedek olacağını düşünürsek,Gökhan'ın sezonun genelinde forma şansı bulacağını söyleyebiliriz.



Özer Hurmacı(Ankaraspor-Fenerbahçe):Öncelikle çok iyi bir transfer olarak bulduğumu söylemeliyim.Özer sahip olduğu yeteneklerle Türkiye'nin her takımında oynayabilir diye düşünüyorum.Fakat bu transferde en önemli nokta Özer'in verimli bir şekilde kullanılabilmesi.Zira Fenerbahçe'nin -hoca kim olursa olsun- bu konuda ciddi bir sabıkası olduğunu söyleyebiliriz.Zafer Biryol,Gürhan(sanırım -nihayet- yeni sezona Fenerbahçe ile başlayacak),zamanın yıldızlarından İlhan Parlak,Gökhan Emreciksin,Ali Bilgin...Bu isimler Fener'e geldiğinde istisnasız hepsi yıldız adayıydı.Aynen Özer gibi.Dileyelim Özer'in sonu onlara benzemesin.



Pini Felix Balili(Sivasspor-Antalyaspor):Her iki tarafında karlı bir iş yaptığını düşünüyorum.Balili Sivas'daki misyonunu tamamlamıştı artık.Çünkü Sivas artık rakibi kim olursa olsun kendi oyununu kabul ettirmeye çalışan bir kulüp oldu.Futbol mentalitesi değişti yani.Dolayısıyla,anlık çıkışlarıyla kontra atak futboluna daha yakın duran Balili için de Antalyaspor'dan daha iyi bir adres olamazdı herhalde.Antalyaspor da böylece yeni sezon öncesi rotasını çizmiş oldu.Djeouha-Tita-Balili üçlüsü topla hızlı ilerleyebilen,dribling yapabilen etkili kontra atak silahları.Bu üçlünün eksik yönü ise bitiricilikleri.En iyileri Tita bile zaman zaman akıl almaz goller kaçırabiliyor.

17 Haz 2009

2009-2010 Transfer Rehberi


Mehmet Topuz(Kayserispor-Fenerbahçe):Transfer sürecinde yaşanan düelloları görmezden gelirsek bu transferin sezonun -şimdilik- en flaş transferi olduğunu söyleyebiliriz.Topuz'u Daum' dan daha çok Aziz Yıldırım'ın istediğini biliyor olsak da Daum'un çok hücumcu kullanmayı sevdiği oyun sisteminde Topuzun'da yer alacağını görebiliriz.Fakat burda asıl sorun Topuzun nasıl kullanılacağı,hangi mevkiide oynatılacığıdır.Gelişinin kesinleşmesinden hemen sonra Fenerbahçe'ye 4-3-3 oynatacağı söylenen Daum'un belli bölgelerde oyuncu seçerken zorlanacağı aşikar.İleri üçlünün sağ kanadında Topuz,Kazım,Deivid ve yeni transfer Özer dörtlüsünden birini seçmek zorunda kalacak olan Daum'un sol kanattaki tek alternatifi ise Uğur Boral.Bu durumda Deivid'i veya Topuz'u sol kanatta kullanabilir.Topuz'u ayrıca orta alanın üçlüsünden biride yapabilir fakat böyle olunca ön libero mevkiine de Poulsenin veya yeni bir transferin geleceğini ve üçlünün son ismininde Emre olacağını düşünürsek,Alex yedek kalıyor demektir.Bu yüzden Mehmet Topuz transferi taraftarları çok heycanlandırsa da saha içindeki dizilişte sorun yaratacağı kesin gibi gözüküyor.


Özel İstek:Acilen Türkçesini geliştirmesi gerekiyor...



Servet Çetin(Galatasaray-Marsilya):Servet'i 2001 yılından beri bilfiil izlemekte olup bu oyuıncunun Türk futbol tarihinde kendini en çok geliştiren oyuncular arasında olduğunu söyleyebilirim.Teknik özellikleri -ne yaparsa yapsın- bundan sonrada aynı ölçülerde kalacaktır fakat mental ve fiziksel özellikleri Fransa ligini kaldırabilecek kapasitededir.Son 5 yıllık süreçte onun kaydeditiği aşamaları düşünürsek bu transferin herkes tarafından takdir edilmesi gerektiğini söyleyebiliriz.



Taner Gülleri(Kocaelispor-İBB):Türkiye'nin en iyi vuruş tekniğine sahip oyuncusu diyebiliriz onun için.Gol vuruşları yaşlandıkça gerileyen çoğu santrafora rağmen o hırsından ve gol atma tutkusundan hiç vazgeçmemiş gözüküyor ve bu Taner'i Solskjaer ve Roy Maakay'ın Türkiye şubesi olarak hayal etmemize izin veriyor.Eskişehir'e söz verip İBB'ye gitmesi Eskişehirlilerin hayal kırıklığına uğramasına sebep olsa da Abdullah Avcı yönetimi altında bir Taner Gülleri'yi izlemek çok heyecan verici olacaktır.Gol vuruşlarının kadife ayaklı ustasının aynı performasla devam etmesi dileğiyle...

11 Haz 2009

"Modern Köle" Madrid'de


Yanılmıyorsam FIFA Başkanı Joseph Blatter'in Ronaldo'nun Madrid'e gitmek isteyip de gidememesi üzerine yaptığı yorumdu "modern köle" tanımı...Gerek Ferguson gerekse United yönetimi de bu transfere oldukça mesafeli duruyorlardı.Hatta Sir Alex Ferguson dönemin Madrid Başakanı Roman Calderon'a da faşist diktatör General Franco benzetmesi yapmıştı,istediği herşeyin olması gerektiği hissine kapıldığından dolayı...Ronaldo'nun da geçen yaz üzgün olduğu belliydi,gitmek istiyordu ama olmamıştı kısmet seneyeydi ve o da sözde bağlılık yeminleri etmekten geri durmadı.Sonuçta ortalık bir seneliğine de olsa durulmuştu fakat Ronaldo özellikle Barcelona ile yapılan ve takımının 90 dakika boyunca futbol adına güzel tek bir şey yapmamış olduğu son maçından sonra gitmeye iyice karar vermiş gibi bir havası vardı ve nitekim öyle de oldu.

Yeni Başkan Perez ikinci "Yıldızlar" döneminin açılışını halihazırda Kaka ile yapmıştı Ronaldo çok pahalı bir cila oldu bu yenilik hareketine...Bu hareketin muhtemelen Villa ve Xabi Alonso'yla da devam edeceğini düşünürsek ve henüz sahaya potansiyellerini yansıtamamış Hollandalılar Sneijder,Van der Vaart,Robben'i de eklersek önmüzdeki sene Barcelona'yı hem kendi liginde hem de uluslararası arenada sıkı bir rakibin beklediğini söylemek hiçte zor olmayacaktır.Tabii,Real bu tabloyla ikinci kez karşı karşıya kalıyor dolayısıyla Zidane,Figo,Beckham,Ronaldo ve Owen'lı kadro başarısız olduktan sonra bunun da olması ihtimaller dahilindedir.Öte yandan bu tip toplama takımların genelde iş yapmadığı gerçeği de ortada.Son yılalrda bunun en iyi örneği Tottenham ve Manchester City.Benim naçizane formülüm ise alınacak olan yıldızlar ve Madrid altyapısından yetişmiş oyuncularla birlikte kurulacak bir ilk 11...Yoksa muhakkak ki Valdes'den daha iyisi bulunur ya da Fletcher'dan...Ama neticede koskoca Manchester Şampiyonlar Lİgi Finali'nde Fletcher'a muhtaç kaldı ya da Valdessiz bir Barcelona bu seneki performansını sergileyebilir miydi?Tereddütsüz evet diyebilir misiniz?Bu yüzden Kaka'nın veya C.Ronaldo'nun gelmesini daha da anlamlandıracak tek şey Casillas gibi örneklerin onlarla birlikte oynayabilmesidir.

6 Haz 2009

Frank Rijkaard ve İlk İzlenim


Şöhretini Barcelona'ya borçlu olsa da ben onu EURO 2000'de Hollanda Milli Takımı hocası olarak hatırlıyorum ilk olarak.Eğer hafıalarımızı biraz zorlarsak Hollanda'nın o turnuvada taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandığını ve aslında gönüllerin şampiyonu olduğunu söyleyebiliriz.Yani Barcelona 2006'da Şampiyonlar Ligi'ni kazandığında "iyi hoca" dediğimiz,hemen 1 sezon sonrasında ise iş yok dediğimiz Rijkaard'a bundan yaklaşık 10 sene önce de "iyi hoca" demiştik içimizden...


EURO 2000'de çok güçlü bir orta sahaya sahipti Rijkaard.Dönemin en hızlı kanat oyuncuları Overmars ve Zenden(ki iki hafta önce Fransa ligini istisnai bir performansla bitirdi),ortada 2000'li yıllara damgasını vuran iki tecrübeli göbek oyuncusu Cocu ve Davids'le maç başladıktan en az 15 dakika sonra oyunu kontrolü altına alıyordu ve seyir zevki yüksek,bol pozisyonlu,dönen topların da anında Cocu ve Davids tarafından toplanmasıyla oyunun sürekli Hollanda tarafından oynandığı maçlar izliyorduk.Dönemin flaş takımlarından Yugoslavya'yı 6-1'le geçmişlerdi ve yarı finalde İtalya karşısında tonlarca pozisyonu kaçırdıktan sonra De Boer'le başlayan penaltı kaçırma yarışına maçın belkide en kritik dakikalarından birinde (69) Kluivert da eşlik etmiş,maç penaltıların atılamaması sonucu penaltılara uzamış,seri penaltı atışlarında da önce De Boer ardından Stam penaltıları kaçırmış(iki stopere ilk iki penaltıyı attırma kararı gerçekten yanlış olmuş) ardından Kluivert atsa da son olarak Bosvelt de kaçırmış ve Hollanda kendi kendini turnuvadan elemişti.Bütün bunlar bir yana,yine de Rijkaard'ın oynattığı futbol benim hala bu detayları ufak gözden geçirmelerle de olsa hatırlamama sebep olmuştu.


Rijkaard'a özel bir sempatim yok sorunum sadece bugün Guardiola'ya yapılan Yılmaz Vural vari "o kadro bende olsa ben de şampiyon yaparım" tipi eleştirilerin,bugün Rijkaard'ın geçmişinden bahsederken de kullanıla gelmesi.Evet yönettiği takımlar çok üst düzey takımlardı,peki başarısız mı oldu?Türkiye'de hangi hoca 5 senede Madridli,Valencialı bir ligde Barcelona'ya 2 kez şampiyon yapabilir?Bundan emin olabilir miyiz?Rijkaard'ın yalnız üst düzey takımlarla,iyi kadrolarla çalıştığını söyleyebiliriz ama bu da bir sorun oluşturmaz.Çünkü bugünkü Galatasaray kadrosu da pekala Türkiye liginde potansiyel olarak ilk bilemedin ikinci sıradadır.Dolayısıyla,ortada Rijkaard'ın yabancı olduğu bir durum yok.Rijkaard gelecek Arda,Baros,Kewell gibi dünya çapında,Hakan Balta,Uğur Uçar,Servet gibi milli tecrübeleri yüksek ulusal yıldızlarla çalışacak ve büyük bir sürpriz olmazsa zamanla Galatasaray kontrolü elinde tutan,yüksek tempolu,bol pozisyonlu bir oyun şablonuna alışacaktır.


Rijkaard'ın en ilginç yanı düz adamları çok tutması.Barcelona'dayken aynı 11'de Oleguer,Motta ve Edmilson oynayabiliyordu.Bana kalırsa bu tip oyuncuların da bir zararı yok aksine takımı dirençli yapan,takımın oyunun kontrolünü ele almasında etkili olan isimler bu tip adamlardır.Buradan yola çıkarak,ön ve arka alanları birbirine iyi bağlayabilen Mustafa Sarpla kimyaları uyuşursa Musta Sarp'ın Rijkaard'ın prensi olacağı kehanetiyle bitiriyorum yazıyı.