*Her fırsatta bir şehir takımı olmanın ne kadar erdemli bir şey olduğundan söz eden Trabzonluların bu anlamda sürekli mikro milliyetçilik yapmaları ve her fırsatta Trabzon'un özel bir takım olduğunu,tıpkı İspanya'nın Bask bölgesi takımı Bilbao gibi olduğunu hatırlatmaları...Fakat ne hikmetse Bilbao hep kendi çocuklarını oynatırken,Trabzon'un kendi çocuklarını kurşunlaması,kovması,itmesi-kakması.Herkes Trabzonluluktan bahsede dursun takımda Barış Memiş dışında Trabzonlu kalmadı.
*Bülent Uygun'un her sene "bu sene bu takım oldu!" naraları atması fakat Sivas'ın her Avrupa hazırlığı sırasında büyük hezimetlerle eve dönmesi...Bu sene de böyle başladı dileriz böyle sürmez.
*Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamalarında Eşber Yağmurdereli ile Demet Akalın'ı yan yana getirebilmesi.Demek Beşiktaşlılık bu kadar yüce bir duygu!Öte yandan bunun Cem Dizdar tarafı da var tabii.
*2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için önceden yapılması planlanan Antalya'daki Spor Salonu'nun ödenek çıkmaması sebebiyle inşaatının durması ve Kayseri'ye taşınması...Nasıl oluyorda Antalya'da yapılamazken Kayseri'de yapılabiliyor ilginç.Ayrıca şu sıra neden her şey Kayseri'ye yapılıyor.Buradan Antalya'nın da ders çıkarması gerek tabii.Denizin,bağın,seran olacağına iki zenginin olsun daha iyi...Ayrıca eski başkan Menderes Türel kalsaydı salon yapılırmıydı diye düşünmeden edemiyorum.
*Aynı konuyla ilgili olarak,Antalya,Eskişehir gibi yüksek seyirci potansiyelli takımlar derme-çatma tribünlü stadyumlarda 10-12 bin kişiye oynarlarken.Rize'de Tayyip Erdoğan Stadyumu bitmek üzere,yeni düşen Konya'da da yeni stad yolda,Kasımpaşa'nın standartları ise saydıklarımızn hepsinden daha iyi...Eşeğin aklına karpuz kabuğu düştü bir kere!
*Son olarak bu şanssız kentlerimizi Turgut Uyar ustanın Acının Coğrafyası'ndan bir bölümle selamlayalım:
kente kapandık kaldık
iki cadde iki alan bir saat
mutsuzluk acıya varana kadar
artık yeminimiz bir tatar gölgesi gibi
öyle bir gölge ki belki çok dardır
kısa vakitlerinde aceleci akşamın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder