9 Eki 2009
Türkiye'den Politik Futbolcu Manzaraları #3 Ümit Karan
Ümit politik futbolcular ekibinin en sıradışı,en havalı üyesi.Hatta onun politik olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.Ancak,doğru olan Ümit'in kökeninin,doğduğu yerin hatta biraz daha ileri gidersek teninin renginin ona politik bir elbise giydirdiğidir.Ümit gibi bir futbolcunun milli takımda neredeyse hiç şans bulamamasını neye bağlayabiliriz?Ya da Galatasaray'da kalmak için Ümit kadar savaşmak zorunda kalan başka bir futbolcu daha var mıdır?Soruları bir de tersten soralım:Türk Futbol Tarihi'nde Nou Camp'da,Anfield Road'da,Roma Olimpiyat Stadı'nda gol atabilmiş,sahada ayaklarını çime yolarcasına basan,Avrupa'da "Avrupalılara" karşı,korkusuzca kaleye gidebilmiş kaç forvet daha var acaba?Dolayısıyla,Ümit Karan ismi,kendisinin bile sandığından daha önemli bir isimdir Türk Futbolu için.Onun isminin üzerinden gurbetçiliğe,Türkiye'ye ilk kez Kubilay Türkyılmaz'la gelen,rakip kim olursa olsun sadece golü düşünebilen "Avrupalı" oyun stiline,futbolcular arasındaki gizli örgütlenmelere,dedikodu olsa bile milli takımda oynayamadığı sürece sürekli gündemde kalan mezhep tartışmalarına bakabiliriz.Futbolculuğu ve Galatasaraylılığıyla başlayalım...
Öncelikle son iki yıldır kendisininde form düşüklüğüyle katkıda bulunduğu,Ümit Karan antipatisinin,gereksiz ofsayt tartışmaları dışında alt yapısı olduğunu düşünmüyorum.Galatasaray tribünlerinin de Hakan Şükür gibi bir ismi yıllarca savunabilmesine karşın,Ümit'i her kötü gidişte ilk günah keçisi olarak gösteren tavrının en hafif ifadeyle vefasızlık olduğunu düşünüyorum.Ve bu noktada,nedense bu tavrın altında bir art niyet arıyorum.Çünkü,neredeyse her golü jeneriklik olan,Roma'ya,Lazio'ya,Barcelona'ya,Liverpool'a,PSV Eindhoven'a,Benfica'ya gol atabilen bir forveti hangi takımın taraftarı sevmez ki?Bunun bir sebebi olmalıydı.Bana kalırsa elinde olmayan sebeplerden dolayı her fırsatta Hakan Şükürle karşılaştırılmış olması ve ne hikmetse Galatasaraylıların yılmadan Hakan Şükür'ü "Kral" olarak görmesi Ümit'in Galatasaray sevgisini adeta karşılıksız,hastalıklı bir sevdaya dönüştürmüştür ve bu hastalığa tutulan herkes gibi günü geldiğinde,8 senesini verdiği ve ne yapsa yaranamadığı aşkını başı önde,o her zaman sahip olduğu mahzun ifadesiyle bırakmak zorunda kalmıştır.Oysa o,Galatasaray için önüne sürekli bonservis sorunu çıkaran İlhan Cavcav'ı hiçe sayarak en büyük aşkıyla idmanlara çıkmaya başlamıştı.Hagi onu takımdan gönderdiğinde "umarım Hagi beni aramaz" diyerek Ankaraspor'a kiralanmış ardından belki de bir ilki başararak,tekrar takımdaki yerini alabilmişti.Ne Hagi,ne Fatih Terim istedi onu.Christian geldi,Ali Lukunku geldi,Necati geldi,Hakan Şükür ikinci kez geldi,hepsi birileri tarafından alındı,istendi.Ancak,Ümit,onu kimse istememesine rağmen, kazandığı her başarıyı tırnaklarıyla kazıyarak elde etti.Bir tek Lucescu sahiplendi onu,ısrarla oynattı.Zaten "Bir Üçüncü Dünya Ülkesi'nden Masallar II" filminin de başrollerini birlikte paylaştılar.Ondan sonra kimse o topa öyle vuramadı Roma'da.10 sene geçti yok.Olamaz da...
Ümit'in Galatasaray macerasının bitişinin ardında kesinlikle politik bir karar yoktur.Ancak Galatasaray'da kalmak uğruna verdiği savaş için aynı şeyi söyleyebilmek zor.Milli takım için de öyle.Ümit açıklamalarında,ne yaparsa yapsın milli takıma seçilemeyeceğini söylüyordu.Bu neden olabilir?Soruya pek çok yanıt verebilirsiniz fakat en güçlü ihtimal onun Alevi olması dolayısıyla milli takımdan uzak tutulmuş olması ihtimalidir.Üstelik Ümit,Alevi olmasının dışında politik fikrini de net olarak açıklayarak,ona karşı uygulanabilecek her türlü sansürü göze almayı bilmiştir.Onun için, "-sol görüşlü oldugunla ilgili haberler cıkıyor buna ne diyeceksin? " sorusuna
"evet.devrimciyim.bunu rahatlıkla söylerim. çoğu arkadasımız siyasi yapısını rahatlıkla acıklıyor.bence en doğal haklardan birisi herkesin kendi hür düsüncesi ve görüsü var. bende sol görüşlüyüm.ve bunu asla saklamadım. bizi bir arada tutan galatasaray aşkıdır." cevabını verebilmiştir.
Evet,futbol sahalarında "inceci"lik inadından vazgeçmeyen Ümit'in dünya görüşü de "ince"dir.Hiçbir ideolojik altyapısı olmasa da,Fetullah Gülen'le resim çektiren bir "kral"ımız varsa,neden ODTÜ'lü öğrencilerin McDonald's açılmasına karşı olarak topladıkları imza kampanyasına destek veren bir kahramanımız olmasın ki?Ya da her yıl düzenlenen Türkçe Olimpiyatları'nda Ebru Gündeş,Serdar Ortaç gibi isimlerle jüri üyeliğini paylaşan bir santraforu yıllarca bağrımıza bastıysak,Picus gibi bir edebiyat dergisinde,Murathan Mungan gibi bir edebiyatçıya röportaj veren Ümit'e -bırakın bağrımıza basmayı- hakkını dahi teslim edememek niye?Bir tek Öztürk Pekin mi "Ümit,van Basten misin sen?" diye sorarken onun oynadığı futbolun hakkını teslim etmişti.Aynı golü Hakan atsaydı...Olacakları düşünemiyorum.
Ümit her gece barlara,kulüplere gitmiş olabilir,idmanlarını aksatmış hatta kasıtlı olarak asmış olabilir.Son model arabalara binebilir.Sadece basına yansıyan bir-iki hareketi onu politik yapmaya yetmez denilebilir.Doğrudur.Benim vurgulamak istediğim,bir futbolcunun,ne kadar temiz olduğunu bildiğimiz futbolumuzda,kendisi kesinlikle politik bir figür olmamasına rağmen,kimi zaman gurbetçiliğiyle,kimi zaman Alevi'liğiyle,kimi zaman da belkide sadece abilerinden duyduğu "sol"culuğuyla yargılanmasının yanlışlığıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder