9 Eyl 2011

Barış Bıçakçı - Baharda Yine Geliriz



"İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"


Barış Bıçakçı sayfalar dolusu tasvirlerle anlatılabilecek bir sahneyi, bir resmi, bir an'ı bir cümleyle anlatabilecek yetenekte. Abartıya hiç gerek yok. İzlediği yol, benimsediği anlatım tarzı minimalizm ya da bir başka halt. Önemli olan bunu çok çok iyi yapıyor olması. Öz çoğu zaman gereksiz süsün kurbanı olur yorucu, uzun metinlerde. Minimalizmdeki tehlike ise özün bu sefer de sadeliğe kurban gitmesi. Barış Bıçakçı bu anlamda, öze hasret bünyelere en büyük su taşıyıcı şüphesiz. Yazdıklarında sadece öz var çünkü. Bazen biraz fazla hatta. Kimi zaman genç kız yalnızlığı, başka bir çifte özenen... Kimi zamansa iş meselesi yüzünden arası bozulmuş arkadaşların soğumuş öfkesi. Bunlar, bir hayata atılmış bir kaç dakikalık bakıştan fazlası değil. O an ne oluyorsa onu görüyor ve yazıyor Barış Bıçakçı. Ötesi zarar sanki onun için.

'Baharda Yine Geliriz'de bir sürü hayattan üçer-beşer dakikalık kesitler var. Buna, olayların arkaplanındaki şehri daha yakından tanıyabilmemiz için belki de, "şehir rehberi" eklenmiş. Şehir rehberi sayesinde öğreniyoruz, şehrin felaket haberlerini kesip saklayanları, kokteyl ya da bedava içki düşkünü veznedarları ve şehrin tek saat kulesinin vaziyetini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder