2 Eki 2011

EPL 7. Hafta Everton:0 Liverpool: 2


Tottenham mağlubiyetinin ardından şikayetler iki noktada toplanıyordu Kenny Dalglish adına; birincisi rotasyona daha sık başvurması yönündeki eleştiriler iken, ikincisi King Kenny'nin Carroll ısrarını gözden geçirmesi gerektiğine dair itirazlar idi. Şahsen iki görüşü de paylaşıyorum. Bugün gelinen noktada, King rotasyona mecburiyetten de olsa başvuruyor gibi gözüküyor. Ancak Carroll ısrarında bir değişme yok, üstelik Carroll'un attığı gol ısrarını haklı gösterebilecek nitelikte. Tüm bunların yanında, bir an için King Kenny'nin yerine kendimizi koyduğumuzda, onun işinin hiç de kolay olmadığını anlayabiliriz. Çünkü neresinden bakarsanız bakın, elinizde 40 milyon poundluk bir adam var. Yedek kalması tüm bu paranın karşılığının alınamaması demek. Fakat ben yine de Carroll'a karşı pozisyon alıyorum, çünkü oyun tarzı, oyun anlayışı bana göre hızlı hücum yapısını benimseye çalışan takımlar için uygun değil.

Sözü fazla uzatmadan, olumlu-olumsuz işlere değinelim kısa kısa:

* King takımın başına geldiğinden beri çok önemli işler yapıyor. Bu işlerin başında, Cole, Jovanovic, Poulsen, Konchesky gibi yararsız oyuncuların üstüne çizik atmak geliyor. Böylelikle takım kadrosundaki şişkinliği ortadan kaldırdı ve maksimum verim alabileceği 18-19 kişilik bir ekip kurdu. Kadroda şu an itibariyle 25 oyuncu gözükse de fazla süre alamayacaklarını düşündüğümüz 2 kaleci (Doni, Jones) ve Flanagan, Robinson ve Wilson gibi gençleri çıkardığımızda ortaya 20 kişilik bir ekip çıkıyor. Bunu faydalı olarak görüyorum, belli süreler vermek durumunda olduğun 25 kişilik bir kadrodansa herkesin en kötü 2-3 maçta bir oynayabileceği 19-20 kişilk bir kadro daha mantıklı gözüküyor.

* Kadro verimli ama dar olunca rotasyona gidilmediği takdirde oyunculardan alınan verim düşebiliyor tabii. Bunun en önemli örneği Henderson'dı. İlk maçtan beri ilk 11 oynayan Henderson nihayet Gerrard'ın da katılımıyla yedek kulübesinde oturmaya başladı. Önümüzdeki dönemde King Kenny, Gerrard tam anlamıyla iyileşene kadar Henderson, Gerrard, Kuyt, Bellamy ve hatta Maxi'yi değişmeli olarak kullanmak zorunda. Sanırım o da bunun farkında. Everton maçında Henderson'ı yedek başlatması ve ardından Gerrard ile birlikte oyuna alması bunu anladığını ortaya koyuyor.

* Sahanın içindekilere gelirsek, oyunun tamamına yakını Liverpool hakimiyeti ile geçti diyebiliriz. Ancak bunda Everton'ın erkenden tatmin edici olmayan bir kararla 10 kişi kalması da etkiliydi. Yine de penaltı kaçırmasına rağmen oyundan kopmayan, hücum yapmakta ısrar eden bir takım izlemek güzeldi.

* Downing ve Adam'ın form tutmaya başladıklarını belirtmiştik. Bunlara 1-2 haftaya kadar Bellamy ve Kuyt'ın da ekleneceğini düşünüyorum. Suarez de zaten sorun yok, Carroll'ı ise ayrı bir başlıkta tartışacağız.

* Bu maçın havası sebebiyle pek ortaya çıkmasa da defansta hala sorunumuz var. Özellikle Skrtel'li maçlarda. Skrtel takımın en zayıf halkası gibi şu an. Coates'in ya da Wilson'ın üzerinde durmakta fayda var. Futbolda iyi niyet çok konuşulur. Skrtel'in de iyi niyetli olduğuna inanıyorum ama ne yazık ki kapasitesi sınırlı, düşündüklerini yapamıyor çoğu zaman. Agger gelene kadar neyse ama sonra yedeğe çekilmeli ve stoper harici hiçbir mevkiide oynatılmamalı.

* Kadrodaki şişkinliğin giderilmesinin önemli olduğunu vurgulamıştık. Fakat gözden kaçan nokta Lucas'ın alternatifsizliği. Kadroya baktığımızda, Adam ve belki Spearing harici o bölgede oynayabilecek bir oyuncu yok. Lucas'ın da fizik gücü çok üst düzey değil ama her şeye rağmen, Spearing'e nazaran çok iyi durumda. Transfer için ilk olarak Lucas'ı yedekleyecek biri alınmalı. Geride kalan 7 maçta da iyi oynadı ama senede en azından 45 maç yapacağını düşündüğümüzde o bölgeyi en azından 1 kişiyle daha paylaşması gerekiyor.

* Gelelim Carroll'a...Evet gol attı, evet her geçen hafta üstüne koyuyor ama hiçbiri onun sahip olduğu özellikleri değiştirmiyor. Açık ve hızlı oynayan, ilk dakikadan itibaren rakibe baskı kurmaya çalışan, yerden oynayan, sürekli yer değiştiren bir takımın sahip olduğu hücum anlayışı ile Carroll'ın hücum anlayışı arasında büyük farklılıklar var. Yine de, biz yanılmış olalım, King Kenny haklı çıkmış olsun da Carroll alsın yürüsün.

* Gerrard dönünce her şey daha bir başka oldu sanki. Galibiyet sonrası edilmiş bir laf olarak alınmasın ama: Güzel günler yakında...

2 yorum:

  1. Birçok dediğine katılıyorum ama Carroll konusunda farklı bir görüşüm var. Özellikle "bu kadar etmez", "alkolik zaten" "kaşının üstünde gözü var" gibi sebeplerden sürekli eleştirilen bir oyuncuyu King şimdi yüzüstü bırakmaz. King onu bir seviyeye çıkaracak ve Hazard'lı :D Suarez'li takımda harika inanılmaz(ve kimsede olmayan) bir alternatif olarak şampiyonluğu bize getirecek.. bu ne kafası, ne içtin diyebilirsiniz :D ama 2 seney kadar bakarız.

    YanıtlaSil
  2. selamlar,

    ilk haftadan beri aynı yorumu yapmışım carroll hakkında: "beğenmiyorum ama umarım beni yanıltır". ne yalan söylieyeyim sıçıp sıvadığı bir iki maçın ardından "topçu değil" falan da demişimdir ama onlar soğukkanlı yorumlar değil tabii. yineliyorum umarım king ve sen haklı çıkarsınız ve carroll beni yanıltır. yine oyun tarzını sevmesem de sözlerimi geri alırım.

    dediğin gibi bakıp göreceğiz :D teşekkürler...

    YanıtlaSil