2 Şub 2012

Gölgesizler ve HAT


Bir eser, kitaptan filme aktarıldığında sıklıkla görülen filmin, kitabın önüne geçtiğidir. Bu, filmin doğası gereği mazur görülebilir. Zira film sadece ona bakmanızı bekler, takip etmesi kolaydır. Bir de izlediğinize hakim olamaz, en fazla esir olabilirsiniz. Soru soramaz, altını çizemezsiniz. Oysa bir metin okurken ona hakim olabilir, karşılıklı bir ilişki içine girebilirsiniz. Sözgelimi, metnin hoşumuza giden ya da aklımızı çelen bir kısmının altını çizeriz ya...İşte o eylem içinde şu an burada anlatamaya dilimin dönmeyeceği kadar "derin" bir eylemdir. "Özgürce", "verimli" ve hatta "interaktif" bir eylemdir. Asla televizyonun karşısında o özgürlüğü sağlayamayız. Oradaki interaktiflik tamamen bir yanılsamadan ibarettir ya neyse...

Bunca lafı "Gölgesizler" için ettim. Ümit Ünal cesaret isteyen bir işe kalkışıp, okuyucu olarak dahi hayal etmesi zor olaylar içeren bir romanı beyaz perdeye aktardı. Ama yukarıdaki tabloyla karşılaşamadık haliyle. Aksine filmin başarısızlığı, kitabı gün geçtikçe duyulur kıldı. Hatta notos'un alternatif 100 temel eser listesine girmeyi başardı (şuradan). Filmin üstünden 3 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala çıt yok. Ümit Ünal bir film çekti ve çektiği film esin aldığı kitabın gölgesinde kalmaktan başka bir işe yaramadı. Hoş, Ümit Ünal'ın filmlerini de "çektiği filmler" ve "yazdığı filmler" olarak rahatlıkla ikiye ayırabiliriz ya, burada kalkışmayalım bu işe.

Filmin en güzel yanı, kitabın yazarına -muhakkak ki onun da rızasıyla- yer vermiş olmasıydı. 48 saniye sürse de HAT'ın oyunculuğu, en azından benim için, arşivlik niteliktedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder