1 Şub 2012

Mira


Ölümünden kısa süre önce, kendi ayakları üzerinde durmaya karar verdiğinden belki de, hayatını Berlin'de geçirmeye karar vermiş Kafka. Çok sevdiği kız kardeşlerini yalnız bıraktığına üzülse de, yıllarca baba baskısı altında yaşayan Kafka için Berlin, özgürce bir yaşamın kapılarını aralayan bir kent görünümündeymiş. Bir gün Berlin'de, sevgilisi Dora ile birlikte yaşarken, gezintiye çıktığı Steglitz Parkı'nda küçük bir kız çocuğuna rastlamış. Rivayet o ki, Kafka'nın bu küçük kızla olan tanışıklığı onun hayata biraz daha asılmasını sağlamış; hemen her gün kıza kaybettiği bebeğinin akıbetini anlatan mektuplar yazmış ve okumuş.

Sözü uzatmayalım, mektuplar ortada yok. Berlin'de son günlerini geçirdiği ev didik didik aranmış aranmasına ama herhangi bir mektup bulunamamış. Kafka'nın, yazdığı hikayelerin kudretinden şüpheye düştüğünde onları, bir işe yarasınlar diye, ısınmak amacıyla yaktığı biliniyor. Kim bilir belki de Kafka, Dora'nın tüm itirazlarına rağmen küçük kıza yazdığı mektupları da yakmıştır. Mektupların, Max Brod'un Kafka'nın müsveddelerinden oluşan bavulunda da bulunamadığını düşündüğümüzde, yakılmış olduğu ihtimali daha da anlam kazanıyor.

"Kafka'nın Bebeği", Kafka'nın hayatı üzerine araştırmalar yapan Gerd Schneider'in mektuplarda neler yazdığını merak etmesiyle başlıyor.

Kitabın eleştirisine girmeyeceğim, şurada girilmişi var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder