24 Şub 2010

Tek Yarılık Fenerbahçe...



Sahaya mümkün olan en iyi kadoyla mı çıktı Daum tartışılır tabii. Ama şu bir gerçek ki sakatlıklar Daum'u kadro konusunda bir hayli sıkıntıya soktu. Maç oynandı, bitti ve Bursaspor 2-3 kazandı. Maçın analizini yapmaya çalışmayacağım. Benim sadece dikkat çekmek istediğim konu şu: Ne kadar kişisel görüşüm olsa da yine kanımca herkes hem fikirdir; Fenerbahçe son üç lig maçında da ilk yarıları göze hoş gelen, şok preslerle önde basan, hızlı pas yapıp bol pozisyona giren bir futbol oynadı. Bu üç maçlık seriye Bursaspor maçı da dahil tabii ki. Peki ne oluyor da Fenerbahçe büyük takım profilinin aksine (kötü oynayıp galip gelen büyük takım klişesi) iyi oynayıp da puan hatta puanlar kaybediyor.

Aslında fazla da irdelemeye gerek yok. Çünkü cevap okadar da uzaklarda değil. İkinci yarının başında transfer yapmayıp ayrıca transfer yapan rakiplerine de kendi geçmişinden bihaber bir şekilde laf atan Aziz Yıldırım cevaplardan en önemlisi olsa gerek. Çünkü Kazım ve Carlos ile yollar ayrılmış, Önder'in morali yerlerde sürünüyor, Semih ile tabir-i caizse papaz olunmuş, taraftarın sevgilisi (!) formunun zirvesinde (!) bir Guiza, Fener'e geldiğinde yeni Tuncay olan ama şimdilerde eski Kemal gibi takılan Ali Bilgin, Antep'ten büyük umutlarla alınan ama şimdilerde “küçük şeyler” kitabında kendine yer bulabilecek olan Bekir, milli takımında sol bek Fener'de sol açık yer yer forvet arkası şimdi ise tekrar sol bek olan Andre Santos, bu ligde Guiza'ya tek rakip olabilecek olan yegane forvet Gökhan Ünal(!),senelerin tecrübeli yedeği Selçuk ve son olarak benzetme yapmakta yetersiz kaldığım defans Bilica... AzizYıldırım'a göre; üç kulvarda da yarışın içinde olan bu takım transfere ihtiyaç duymuyor.

Peki yukarıda bahsettiğim ilk yarıda güzel oynayan Fenerbahçe ile bu kadar olumsuzluğun ne alakası var? Şu alakası var. Bursaspor maçı üzerinden açıklamaya çalışayım. Maç başladı Fenerbahçe bastırmaya başladı, oyunu rakip alana yıktı. Önde basıyor, pas yapıyor, şut çekiyor, kanatlara iniyor, ara pasları veriliyor vs... Yani neredeyse futbol adlı oyunun meyvesi olan gol için her türlü varyasyon deneniyor ki çok geçmeden de Fenerbahçe golü buluyor. Ama Fenerbahçe hız kesmedi ve aynı tempoyu inatla sürdürdü ve sonunda ikinci golüde buldu ilk golden yaklaşık 20 dakika sonra. Rakip bu sezonun flaş ekibi Bursaspor ve 10 gün kadar önce sahasında aynı rakibini darmadağan etmiş sahayı dar etmişlerdi Fenerbahçe'ye. Peki nasıl oldu da Fenerbahçe bu zaman dilimi içinde bunları Bursaspor'a karşı başardı? Cevap; Fenebahçe ortasahası. 10 gün önceki maçta bu ortasaha ile Pazartesi günkü ortasaha tamamı ile farklıydı.

Şu bir gerçek ki M.topuz, Alex, Emre, Baroni, Özer(Vederson, Uğur Boral) şeklindeki bir ortasaha Türkiye sınırları içerisinde kayıtsız şartsız başarı elde ederler.Bursaspor maçında da öyle oldu Topuz'un yerine sağa geçen Özer ve sol açık da başarılı bir performans sergileyen Vederson'lu orta saha kalitelerini gösterip iki goldede ortasaha olarak başrolde yer aldılar. Ancak dakikalar ilerledi ve Özer sakatlanıp çıktı. Yerine Önder girdi. Gökhan Gönül sağ açığa geçti ve n'olduysa o dakikadan sonra oldu. Fenerbahçe'nin en sağlam yeri orta sahası, geri kalan her mevkisinde sorunu bulunmakta, ne var ki en sağlam yeri olan orta sahasında da sorun var çünkü yedek yok. Bu takım üç kulvarda mücadele ediyor. Bu da demektir ki yer yer sakatlıklar, yorgunluklar, form düşüklükleri ve hatta konsantrasyon sorunları yaşanacaktır. Ama Fenerbahçe'nin böyle bir lüksü yokmuş gibi. Kazım'ın yollanması, Topuz'un sakatlığı hatta Ali Bilgin'in sakatlığı Özer'den sonra sağ açığın Gökhan Gönül'e kalması bu zaafiyetin bir göstergesi olsa gerek. Ayrıca Topuz'un Özer'in Ali Bilgin'in Gökhan Gönül'ün yani hiç birinin gerçek mevkisinin sağ açık olmadığınıda söylemem gerekir sanırım. Neyse sağaçığın son şanslısı Gökhan Gönül yerine geçti. Ama ne yazık ki yama tutmadı. Dakikalar ilerliyor ve Fenerbahçe'de dakiklarla birlikte oyundan düşüyor. Çünkü mevkisi olmayan bir yerde oynayan Gökhan Gönül handikapına birde yorulan ortasaha eklenince Fenerbahçe'nin elinde ele avuca gelir hiçbir silah kalmadı. Çünkü kulübede de maça etki edecek ya da ortasaha dinamizmini yerine getirecek olan hiçbir oyuncu yoktu. Defans hattı ise patalamaya hazır bomba gibiydi. İlk yarıda Vederson'un çalışkanlığı ile iyi gözüken Santos, Vederson'un da yorulması ile birlikte ne kadar aciz olduğunu gösterdi Volkan Şen karşısında. Bilica ile Deniz ise açık söylemek gerekirse hiçbirtaraftarına hiçbirzaman güven verecek ikili olamayacaklar. Sağ bekte Önder ise hala ne yapacağını tam karar verememiş bir ruh hali içinde bocalıyordu.

Demem şu ki, Fenerbahçe eğer son üç maçın ilk yarılarında iyi futbol oynuyor da sonradan oyundan düşüyorsa bunun sebebi fazladan efor sarfetmek zorunda kalıp erken oyundan düşen ortasahadır. Çünkü ortasahayı çıkardığımızda Fenerbahçe'nin sıradan bir anadolu takımı kadrosundan farklı oyuncuları yok. Bunun üzerine birde ortasahayı rejenere edecek kulübeye sahip olunmayıp, ağır maç trafiğine girilince ikinci yarıların Fenerbahçe taraftarları için kabus olması kaçınılmaz oluyor.

Son olarak şunu söylemek gerekir sanırım; üç dört sakatlıkta kimyası bozulan takımına transferi gerek duymayan Aziz Yıldırım'ın transfer politikasını gözden geçirmesi şart gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder