28 Ara 2009

Batı Londra Derbisi : Hodgson'ın Taktiksel Başarısı

Chelsea-Fulham:2-1



Roy Hodgson ilginç bir teknik adam,kariyeri pek parlak değil.Var olan kariyerini de İngiltere'de değil Kuzey ülkelerinde gerçekleştiren Hodgson ilk ciddi başarısını Fulham'la elde etti.Bu sezon Fulham'daki ikinci sezonu ve ilk sezonunda Fulham'a lig tarihinde ulaştığı en yüksek nokta olan 7.liği getirdi.Takımı kreatif oyunculardan yoksun olsa da bu açığı iyi ve isabetli pas yapabilen,topun suyunu çıkarana kadar ısrarla paslaşan,çok koşan ve disiplinli bir savunma anlayışı yaratarak kapadı.Bu yüzden,Hodgson savunmadaki tutucu tavrına rağmen kesinlikle bir Tony Pulis değildir.Ona yakın isimler düşünecek olursak ilk akla gelecek isimler Martin O'Neill ya da Alex McLeish olacaktır.O'Neill'in kadro yapısı rahat hücum etmeye müsait olduğundan hücum anlamında Villa ile Fulham'ı karşılaştırmak gerçekçi olmayacaktır.Ancak kısıtlı kadro ve imkanlara rağmen topa sahip olmayı,hızlı hücuma çıkmayı,kanat organizasyonlarını ve tüm bunları yaparken elden bırakmadığı savunma tedbirleri gibi pozitif olguları takımlarına aşılamaları bakımından McLeish ve Hodgson benzerlikleri çarpıcıdır.İki takımın ligdeki yerlerine ve son 8 maçlık serilerine bakmak ve bu paralelliği görmek zor olmayacaktır.Ez cümle,Hodgson taktiksel öğretileriyle iki sezondur rakiplerini zorlayan ve kendi futbolunu oynayan bir takım yaratmayı başarmıştır.Hodgson "yaratıcı" bir teknik adamdır.Klasik İngiliz futbolunu çağdaş gerçeklerle birleştirmeyi başarabilmiştir ve Fulham bu sistemin aynası konumundadır.

Batı Londra derbisine gelirsek.Öncelikle maçın yorumunun Fulham'lı İbrahim Altınsay tarafından yapılması bizler için büyük bir şans diye düşünüyorum.Maç içinde bilmediğimiz pek çok şey anlattı Altınsay.O da böyle bir Fulham izlemekten mutluydu şüphesiz.Henüz dördüncü dakikada Konchesky'nin sol çaprazdan gelen etkili ortasını Gera gole dönüştürdü ve Chelsea adeta maça 1-o yenik başladı.Kadrolara baktığımızda,Fulham Hangeland hariç ideale yakın bir kadroyla sahadaydı(forvetteki eksiklikleri saymazsak).Chelsea'de ise bilindiği gibi Anelka ve Essien yoktu.Ligde son 6 maçtır yenilgi yüzü görmeyen Fulham golü erken bulmasından dolayı baskıyı da erken yedi ve ister istemez kapanmaya başladı.Ancak bu "kapanma" kesinlikle güzel futbolu baltalayan cinsten bir kapanma değildi aksine İbrahim Altınsay'ın da belirttiği gibi savunma sanatının inceliklerini gösteren türden bir kapanmaydı.Fulham Chelsea'nin kanatlardan gelen adamlarını kademeli olarak iki kişiyle kapadı.Zaten kadro bizzat Hodgson tarafından oluşturulduğu için savunma sanatını iyi icra etmelerine şaşmamak gerekir diye düşünüyorum.Hodgson,orta sahada Murphy ve Baird gibi hem topu olumlu kullanabilen hem de top kapabilip,alan kapatabilen defansif orta oyuncular ve sağ kanatta Duff ve Pantsil gibi hızlı,yırtıcı ve inatçı oyuncularla Chelsea'nin topla bir süre sonra beyhude bir şekilde oynmasına sebep oldu.Yalnız,tüm bunlar olurken Fulham'ın tek kötü özelliği haddinden fazla kapanmış olması ve ileride Zamora ve bazen'de Gera'dan başka kimseyi bırakmamış olmasıydı.Zamora'nın da Gera'nın da topu ileride tutmak konusunda iyi olmadıkları rahatlıkla söylenebilir.Topu ileriye taşıyabilecek iki oyuncu Dempsey ve Duff'un savunma yapmaktan ileriye çıkamamaları da Fulham'ı tamamen teslim olmaya itti ve Chelsea bir süre sonra Fulham savunmasını geçmeye başladı.Maçın son çeyreğine doğru da beklenen oldu ve önce Drogba ardından da belki de maçın en iyi ismi genç stoper Chris Smalling'in kendi kalesine attığı golle Fulham maçı 2-1 yenik bitirdi.

Fulham'ın Premier Lig'e çıktığı 2001'den beri Stamford Bridge'de galibiyeti yoktu ve yine olamadı.Yine de,Fulham'ın iyi yolda olduğunu söylemeliyiz.Fulham için gerekenler Hodgson'a biraz daha güven ve kadroya bir kaç takviye...Eğer bunlar gerçekleşirse Premier Lig'in kalbur üstü takımlarından biri doğuyor demektir.


Mourinho'da maçı izleyenler arasındaydı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder