11 Haz 2010

Dünya Kupası Notları #1 : C.Blanco, Tshabalala ve Khune


Açılış müsabakasında G.Afrika ile Meksika karşı karşıya geldi. Karşılaşma Meksika'nın mutlak hakimiyetiyle başladı. G.Afrika'nın ise "ender gelişen" etkili ataklarıyla rakibine karşı koymaya çalıştı. Aguirre geldiğinden beri Meksika'nın oyun şablonunda ve temposunda gözle görülür bir değişim yaşanmıştı. Bu değişimi bu akşam da gözlemledik. Topa sürekli hakim olmayı ve oyunun kontrolünü elinde tutmayı seven bir takım yaratmış Aguirre. Bu sistemde en zorlanacağı ekip sahaya 4-5-1 şeklinde yayılan ve katı bir savunma anlayışına sahip G.Afrika olacaktı. Üstelik, kadrosunda Gaxa, Tshabalala, Masilela gibi kontra atak futboluna yatkın, süratli isimler bulunuyordu kadrolarında. Meksika ise sağ kanadı Aguillar ile oldukça etkili kullanıyordu. Ancak aynı şeyi sol kanattaki Vela için söyleyebilmek güç. Orta alanı ise Torrado-Juarez-dos Santos üçlüsüyle parsellemeyi planlamıştı Aguirre. Bu üçlü hem çok etkili biçimde pas yapabiliyor hem de Juarez ve Torrado'nun fiziki avantajları sayesinde top rakipteyken alan kapatıp, top kapma mücadelesine girebiliyordu. Ne var ki, özellikle ikinci yarıdan sonra, topun, başka hiçbir çaresi olmadığı için, adeta "mecburiyetten" Meksikalı'ların ayağında kaldığını gözlemledik. Nitekim bu dakikalarda, savunmanın arkasına sarkan Tshabalala, dar bir açıdan, enfes bir şut çıkarıyor ve 2010 Dünya Kupası'nın ilk golünü kaydediyordu.

Aguirre maça başladığı G.Franco-C.Vela ikilisinin yerine J.Hernandez-C.Blanco ikilisini sokmuştu. Bu dakikalarda oyuna giren Guardado'nun da dikine gitme çabalarıyla Meksika hücumlarına çeşitlilik kazandırdığını söyleyebiliriz. Ancak, Meksika adına asıl farklılığı 37'lik C.Blanco yaratıyordu. Halısaha maçlarındaki "göbekli amcaları" andıran Blanco tıpkı o göbekli amcalar gibi haddini bilerek aynı zamanda da tekniğini konuşturarak oynuyordu. O dakikadan sonra Meksika'nın beyhude top çevirişileri, Blanco'nun doğrudan ceza sahasına şişirdiği toplarla somut pozisyonlara dönüşüyordu. Bu pozisyonlardan birinde, Blanco, Guardado'ya kontrol edilmesi zor bir pas veriyordu, pası kontrol etmeyi başaran Guardado topu arka direkteki Marquez'e ortalayınca "El Tri" beraberliği yakalıyordu.

Açılış maçı, benim açımdan doyrurucuydu. Ancak maçı doyurucu kılan detaylardan en önemlisini halısaha topçusu tavırlarıyla Blanco, süratli ve akıllı futboluya Tshabalala ve topu oyuna hızlı ve etkili bir şekilde sokma yetisine sahip G.Afrikalı kaleci Itumeleng Khune oluşturuyorlardı. Açıkçası, Khune'yi ilk kez izledim. Ülkesinin en önemli takımlarından Kaiser Chiefs'te forma giyiyormuş. Çok atletik bir yapıya sahip ve topu oyuna çok iyi sokuyor. Bu turnuva boynca böyle oynamaya devam ederse, yaz sonu onu Avrupa'nın önemli kulüplerinden birinde görebiliriz diye düşünüyorum.

Urugay-Fransa maçının son yarım saatini izleyebildim. Dolayısıyla uzun uzadıya yorum yapmam doğru olmayacaktır. Fakat, Fransa'nın arka bölgesinin çok sağlam olduğunu söylemeliyim. Özellikle Toulalan-Diaby-Gourcuff üçlüsü turnuvanın en dominant üçlüsü olabilirler. Ne var ki, hücum hattındaki kara büyü sürmekte. Fransa için, bu hücum oyuncularıyla bu turnuva bitmez! Unutmadan, Govou'nun yerine derhal Malouda monte edilmelidir. Uruguay'ın futboluna oldum olası ısınamadım. Bunda, Forlan'ın, Suarez'in tarzını beğenmemem de etkilidir muhakkak. Sonuç olarak, 2010 Dünya Kupası'nın ilk gecesinden bizlere, biri Meksika, biri G.Afrika tarafından atılmış iki gol, Tshabalala, Khune ve C.Blanco'nun futbolu sevdiren çabaları kalıyordu.

2 yorum:

  1. Malouda ve Fransa orta sahası konusunda yüzde yüz haklısın.

    YanıtlaSil
  2. malouda çok iyi bir sezon geçirdi. kesinlikle ilk 11'de olması gerekirdi. umarım domenech bu hatasından çabuk döner...

    YanıtlaSil