7 Nis 2010

Manchester United - Bayern Münih : 3-2



Böyle bir maçı anlatmaya nereden başlanır? Sahaya çıkan koridorda Rooney'in görünmesi gecenin şölen gibi geçeceğinin bir göstergesiydi adeta. Bunun dışında, van Gaal ve Ferguson'un karşı karşıya gelecek olması da, benim açımdan, maçı unutulmaz kılan detaylardan biriydi.

Üst üste iki maç kaybeden bir United ve haftasonu deplasmanda,Bundesliga'nın lideri Schalke'yi yenen bir Münih vardı maç öncesinde. Sir Alex, ilk sakatlandığı günden beri Rooney hakkındaki soruları yanıtsız bırakıyor,hatta maç öncesine kadar Rooney'i riske etmeyeceğini anlatıyordu. Ancak maç başladığında Rooney santrayı yapan ikiliden biriydi. Bunun sebepleri arasında düşük bir ihtimal de olsa Ferguson'un,İngiliz golcüyü maç öncesi taktik savaşının bir parçası olarak oynatmayacağını söylemiş olabiliriz. Ya da,Rooney kolayca tahmin edebileceğimiz üzere, tam olarak hazır olmasa da, böylesine önemli bir maçta takımını yalnız bırakmak istememiş olabilir ve bu yüzden sahadaki yerini almıştır. İkincisi daha kuvvetli bir ihtimal gibi görünüyor. Çünkü, Rooney'in oyun içinde zaman zaman aksadığını,zorlandığını gördük.

Manchester adına sürprizler sadece Rooney ile bitmiyordu tabii...Hafta sonu Chelsea karaşısında orta alanda Fletcher-Scholes-Giggs üçlüsünü görevlendirmişti Sir Alex. Dün akşam ise aynı bölgede Fletcher-Carrick-Gibson üçlüsünü kullandı. Fletcher-Carrick ikilisi alışıldık isimlerdi ancak bu ikilinin yanında Giggs veya son haftalarda form düşüklüğü yaşayan Scholes'i değil,genç İrlandalı Gibson'u kullanıyordu. Bu değişikliğin sebebini Giggs veya Scholes'in form düşüklüklerinin dışında Gibson-Fletcher-Carrick üçlüsüyle hem orta alanı forse edebilme, hem de orta sahada fiziki üstünlüğü ele geçirme düşüncesiyle açıklayabiliriz. Ayrıca,sağ bekte emektar Neville'nin yerine genç Rafael'i tercih etmesi ve takımın "oksijen tüpü" görevini gören Koreli yıldız Park'ı yedekte başlatıp, ön bölgeyi üçleyen kanat tercihlerini Nani ve Valencia'dan yana kullanması Ferguson'un önemli değişikliklerinin sonuncusunu oluşturuyordu.

Maç beklenildiği gibi hızlı başladı. Aslında United sabrıyla bilinir, gol atmak için sabırsızlanmazlar, önce topu rakip takımın gardını düşürene kadar ayaklarında tutarlar, sağdan sola çevirirler ve nihayet maçın son bölümlerine doğru vitesi yükseltip istedikleri skoru elde ederler. Ancak bu sefer öyle olmadı,alıştığımız United'in aksine ilk 6 dakikaya 2 gol sığdırmayı başarabilen bir United gördük sahada. Önce Gibson'un orta bölgedeki mevkidaşlarına(Fletcher,Carrick) taş çıkartırcasına attığı şut ve ardından Nani'nin enfes dokunuşu skoru 2-0'a taşıyordu. Münih'in sahadan adeta silinmesine sebep olan bu iki golden sonra United oyunu domine etmeye devam etti ve ilk yarının sonlarına doğru Nani harika bir şutla durumu 3-0'a getirdi. Böylesi bir skoru sanıyorum ne Ferguson ne de van Gaal tahmin edebilirdi. Ne var ki,van Gaal umutlarını ikinci yarıya taşıyabiliyordu,onu ikinci maça avantajlı taraf olarak çıkartan "prens" Olic,ilk yarının son dakikalarında attığı gol ile hocasını bir kez daha umutlandırıyordu. Hem de ne umutlandırmak...

İkinci yarı Rafael'in kırmızı kartıyla başladı desek yanlış olmaz sanırım.Ferguson'un bu karta karşı aldığı önlem ise Rooney'i çıkartıp sağ bek mevkiine O'Shea'yi almak oldu.İlerleyen dakikalarla birlikte Münih orta alandaki hakimiyeti eline almış, oyunu istediği gibi yönlendirmeye başlamıştı.Aynı dakikalarda United cephesinde ise Carrick ve Gibson oyundan düşmeye başlamıştı.Yanlış top tercihleri, pas hataları ve 10 kişi kalan takımın direncinin düşmeye başlaması da ibreyi Münih lehine çeviren etkenlerden olmuştu. Nitekim,United'in hücuma çıkarken kaptırdığı bir top korner olarak United kalesine geri dönüyor ve Hollandalı yıldız Robben turun kaderini belirliyordu. Öyle bir gol atıyordu ki Robben, uzun yıllar unutulmayacak, United ve Münih kelimelerinin geçtiği her cümlede bahsi geçecek türden bir anın öznesi oluyordu.

Sir Alex yıllara yenik mi düşüyor bilinmez ama van Gaal'in kazanma hırsıyla yıllara meydan okuduğu kesin.İskoç teknik adamın ekibi topa daha çok sahip olmak ve daha etkin oynamak zorunda. Yani, alışılmış United şablonuna geri dönülmesi şart. Öte yandan, Olic ve Robben'in Münih'e turu getiren isimlerin başında olduğunu söylememiz gerekir.Gününde bir Olic'in,Inzaghi'nin daha üstün yeteneklerle donatılmış hali olarak neler yapabileceğini görmemiz açısından da ilginç bir geceydi. Old Trafford'da yeşil-sarı kaşkollar belki de ilk kez bu kadar hüzünlü salınırken, van Gaal ve talebeleri kitap olacak bir destanın ilk sayfalarını yazıyor gibiydiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder