11 May 2010

Turkish Blood-Irish Heart


Gençlerbirliği ve Billy Mehmet aynı karede yer alınca bizim de bu birliktelik hakkında iki çift söz etmemiz farz oldu.Billy Mehmet'i uzun yıllardır,Dunfermline döneminden beri tanıyorum. Dolayısıyla,Morrissey'in "Irısh Blood-English Heart" şarkısına nazire yaparcasına taşıdığı İrlanda,İngiliz ve Türk genleriyle dikkatimi çekmiş,bu ismi kadar ilginç bir fiziğe ve oyun stiline sahip "çok uluslu" santraforun Al-Karalar'la yolunun birleşmiş olması beni bir ayrı sevindirdi.Dileyelim,Billy Mehmet,Gençler'in Ersun Yanal ile UEFA'da yakaladığı o güzel havayı Thomas Doll ile yakalayabilsin.

Eren Derdiyok,Gökhan İnler,Mesut Özil...Bu gibi isimlerin bir çoğundan faydalanamadık.İngiltere'den bin bir uğraş Muzzy İzzet'i getirebildik.Ardından yıllarca bahanemiz oldu Muzzy bizim,gelenler de oynamıyordu nasıl olsa.Oysa Muzzy İngiltere'de oynadığı hemen her sezonun hakkını vermiş bir oyuncuydu.Tıpkı Gökhan İnler ya da Mesut gibi.Demek ki bizim kanımızı taşıyıp,onların zihnine sahip olanların bizle bir şekilde kimyaları uyuşmuyormuş.İşte bu önyargıyı/sorunu aşabilmek için önemli bir adım Billy'nin Türkiye'de oynayacak olması.Burada Billy'nin Gençlerbirliği'nde oynayacak olması da yaşayacağı uyum sürecini daha hafif atlatabilmesi açısından önemli görünüyor.Çünkü Gençler taraftarının oyuncular üzerinde ciddi bir baskı oluşturmadığını biliyoruz.Bunun yanında,genç,öğrenmeye aç ve bir fikir adamı önderliğinde(Thomas Doll) çalışan Gençlerli oyuncuların da Billy'den öğrenecekleri şeyler olacaktır muhakkak.Ez cümle,bir yarı-Türk'ün Türkiye'de en rahat oynayabileceği kulüp Gençlerbirliği'dir.Hem kendi kimliğini sahaya yansıtabilme fırsatı bulacak,hem de futbolumuza dair gerçekleri görece demokratik bir ortamdan gözlemlemleyebilecektir.İyi bir seçim olmuş.Kimi transferler daha imza kurumadan etkisini gösterir.Umarım Billy'nin kalemi de uğurludur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder